MART 2011'DE NE YAPILMALIDIR?

Cumartesi, 05 Mart 2011

Zenginler, burjuvalar devrimleri kaos, kargaşa, açlık, her yönü ile problem ve herkes için problemler gibi gösteriyorlar. Bu insanlar bizim her tarafımızda  problemlerle ve hepimiz için problemlerle yaşadığımızı unutmamızı istiyorlar. Devrimler halkların festivalidirler! Devrimlerden zevk alırız! Fakat devrimler ile emperyalistlerin ve yerli gerici güçlerin organize ettikleri iç savaşlar arasında fark vardır. Devrim bizi ileri taşır - yenildiğinde bile. Emperyalistlerin ve yerli gericilerin organize ettikleri iç savaşlar bizi geri götürür - başarılı olduklarında bile! Eğer devrime dönüştürülmezlerse! Arap ülkelerinde olanlar -barışcıl ya da şiddetli, her iki halde de bir iç savaş- yerli gericiler ve emperyalistler tarafından örgütlendi. Bunlar iki farklı gerici kesim arasındaki, halk düşmanları, ulus hainleri arasındaki savaşlardır. Bunlar, gericilerin şu veya bu kesiminin, insanlık düşmanı, ulus düşmanı, yurt düşmanı iktidarlarını kurmak veya  korumak için halklarla oyun oynadıkları ve onları kullandıkları iç savaşlardır.  Batı emperyalistleri, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkeleri içindeki yerli ajanlarıyla birlikte bu ülkelerde iktidarda olan dejenere Troçkist ve Titocuların iktidarını devirdiler, çünkü bu ülkelerde, bu ülkelerin kullanımında daha da gerici adımlar atmaları gerekiyordu ve o dejenere olmuşlarla işleri bitmişti. Bu ülkeleri yöneten vatan hainleri onları terketti. Öncekilerden daha da kötü başka hain gruplar başa geçti. Gericilerin savaşı “kadife devrimi”yle, “portokal devrimi”yle ve doğrudan savaşlarla devam ediyor. Tüm bu ülkelerin halkları eza cefa çektiler ve ağır bir şekilde eza cefa çekmeye devam ediyorlar. 20 yıl sonra, ayni oyunlar Arap ülkelerinde kullanılıyor. Şimdiye kadar dünya petrol yataklarına, petrol paralarına hakim olan ve Arap yöneticilerini kendi pis işleri için kullanan İngiliz-Amerikan emperyalistleri, ve el ele oldukları diğer batılı emperyalistler, bu ülkeleri yeni bir şekilde örgütlemek istiyorlar. Yeni bir biçimde sömürmek istiyorlar. O şekilde ki, bu yöneticilerin elinde eskisi kadar fazla para kalmasın. Sadece, basitçe ve açıkca onları soymak isterler. Her zaman acı çekmiş olan Arap çoğunluğu, Arap işçiler ve köylüler, daha da fazla acı çekecekler. Ayrıca, emperyalistlerin haince işlerini yapmak için yeni Arap hainlerin yeni grupları örgütleniyor. Batılı emperyalistler, “kendilerinden çok emindirler”, ve bu emniyet duygusuyla bu gerici savaşları örgütlüyorlar. Bunlar, demokrasi savunucusu ve Arap halklarının hayatlarının savunucusu olarak ortaya çıkıyorlar, çünkü bu kitle katili olan güçlerin karşısında gerçek bir alternatif bulunmuyor şu anda... Emekçi halkların, sömürülen ulusların gerçek liderliği yok. Emperyalist sömürücüler ve ulusal hainler iktidardalar ve güçlüler. Komünistler yenildiler ve zayıftırlar! Bundan dolayıdır ki emperyalist ve onların yerli uşakları herbir tarafta iç savaşlar örgütleyebiliyorlar. Beğenmedikleri gericileri, tercih ettikleri başka gericilerle değiştiriyorlar. Taa ki onlar da beğenmesinler ve onları da değiştirsinler. Tüm Troçkistler sözünü ettiğmiz tüm bu hareketleri devrimler olarak ilan ettiler. Anlaşılır, nede olsa bu komünizm hainlerine göre Sovyetler Birliği'ne karşı savaş da devrimci bir savaştı. Bu hainlere göre Stalin'e saldırı ve Sovyetler Birliği'nin komünizmi inşa yolundan döndürülmesi de devrimciydi. 1953'den beri Sovyetler Birliği'ni  kontrollerine alıp Sovyetler Birliği'nde, Doğu Avrupa'da ve dünyanın geri kalan bölgelerinde komünizmi mahvettiler. Ve şimdi? Orda burda devrimlerden bahseden komünizmin bu düşmanlarını seyredin... Devrim söylemlerinin neticesini görelim. Sonuç halklar için yenilgi ve yıkımdır. Uluslar için de! Dünya için de! Sonuç emperyalizmin zaferidir. Dünyanın her yerinde kitlesel katliamdır. Sonuç barbarların ve onların Troçkist-Titocu uşaklarının dünyayı tümden yıkımıdır. Bu iç savaşlar kendilerinden çok emin olan emperyalistler ve onların uşakları tarafından örgütlendi. Baksanıza... Britanya emperyalistleri Libya'daki Gaddafi muhalefetine danışmanlık sağlayacaklarını açıkça ilan ettiler bile... Onlar etrafta ağalar gibi dolaşıp, dünyanın dört bir yanında, açlık, sefalet ve savaşlar başlatabileceklerini, kitlesel katliamlar yapabileceklerini sanıyorlar. Güçlü ve yenilmez olduklarını sanıyorlar.. Bu inançla kendilerini halkların hayatlarının savunucusu ilan ediyorlar, BM devrim yapan halkların hayatlarını savunmak için müdahaleler örgütleyecek. ABD, Britanya, Almanya ve Fransa emperyalistleri bu “devrimlere yardım etmek amacıyla” bu ülkeleri işgal etmek için bekleyiştedirler. Ne kadar uyumlu, değil mi?  Troçkistler “devrim” diye bağırıyor ve emperyalistler de bu “devrimleri ve ayaklanan halkların hayatlarını savunacağız” diye bağırıyorlar. Bu inançla kendilerini demokrasinin ve barışçıl demokratik değişikliklerin savunucusu ilan ediyorlar. Emperyalistlerin ve onların uşaklarının zayıf noktası, Açil topuğu, tam da budur.  Demokrasi. “Devrim” yapan halkların hayatlarının savunmasını genişletme anında, bu halkların demokratik olanklarını genişletme anında herşey emperyalistler ve yerli uşakları için  sorun haline gelmeye başlar. İşler uzamaya başladığında, kalabalığın kendi istek ve düşünceleri oluşmaya başladığında, demokrasinin ve barışcıl şartların halklar tarafından doğrudan kullanımına son verme için hazırlanmış olan planlar devreye girer, bu barışçıl ve demokratik şartlar da son bulmaya başlar. Şiddetli devrimler bile teşvik edilebilinir! Emperyalistlere ve uşaklarına şiddet veriniz, o zaman onlar mutlu olurlar! Çünkü şiddet hali hazırda ellerinin altında vardır, ve örgütlü bir şiddet gücü olarak kitlelerin doğrudan, kendi insiyatiflerinde olan demokratik tartışmalarını, fikirlerini ve taleplerini  zor kullanarak yok ederler; iyi ama festivali festival ve devrimi devrim yapanda tamı tamına bunlardır.  Bizim isteğimiz insanların ne istediklerini konuşabileceği ve tartışabileceği barışçıl demokratik şartlardır. İhtiyaçlarını nasıl elde edebilecekler? İnsanlar için,  insanların istediklerini elde edebilmesi için çalışan, içi dışı bir olan insanlar kimlerdir? Bizim istediğimiz demokrasinin sokaktaki insanlar tarafından doğrudan kullanılmasıdır. Hani şu emperyalistlerin hayatlarını savunduğunu ilan ettikleri insanlar var ya işte onlar. Onları hatırlayın, hani şu emperyalistlerin savunduğunu ilan ettikleri demokrasi var ya, işte onu  hatırlayın! Mazaret istemiyoruz, insanların isteklerinin şu veya bu emperyalist kurum tarafından değişik olarak formülasyonunu, şu veya bu yerli uşak parti grubu tarafından formülasyonunu istemiyoruz. Kimsenin nereden geldiğini bilmediği bazı güçler tarafından atanan geçici hükümetler, halk tarafından doğrudan seçilmemiş eski veya yeni güçler veya ordu tarafından atanmış geçici hükümetler istemiyoruz. Eğer sokakta demokrasi varsa halk kendi geçici hükümetini sokakta seçebilir ve aynı zamanda alaşağı edebilir. Kendilerine söyleneni yapmadıklarında da, istedikleri zaman değiştirebilir. Sokakta demokrasi varsa eğer, eğer güç sahipleri halklar için demokrasi istiyorlarsa, insanlar konuşabilir, tartışabilir, seçebilir ve kendi isteklerini oylayabilir. Şu veya bu grup emperyalist ve uşaklarının formülasyonlarını oylamak zorunda değildirler. Eğer demokrasi varsa insanlar temsili demokrasi yerine doğrudan demokrasiye sahip olabilir. Eğer demokrasi varsa insanlar günde 4 saat çalışma ve 4 saat devleti -bölgesel ve ulusal- yönetme işini elde etmeyi isteyebilirler. Eğer demokrasi varsa insanlar kendilerine günde 4 saat çalışarak hayatlarını kazanmaları için iş verecek, ve günde 4 saat de kamu görevlisi olarak, yani  hem polis, hem asker, hem belediye encümen azası, hem savcısı ve hem de hükümet bakanı olarak devleti yönetmeleri için iş verecek bir hükümeti seçebilirler. Eğer demokrasi varsa ve insanlar sokaktayken ve tüm güçler de insanların demokrasiye ve barışa sahip olmasını istediklerini ilan etmekteyken, gelin hepsini elde edelim. Doğrudan demokrasiyi elde edelim: ve görelim bakalım doğrudan demokrasiyi kimler  desteklerler! Bundan dolayı Mart ayında ve tüm Arap dünyasında, ve insanların  sokaklara çıktığı, insanların sokaklarda yürüdüğü, kamu alanlarını, parkları, meydanları işgal ettiği dünyanın her yerinde, tüm böyle ülkelerde, şiddeti reddedelim, demokrasi talep edelim ve demokrasiyi kullanalım ve uygulayalım!. Sokaktaki insanlar olarak, kamu alanlarındaki insanlar olarak demokrasiyi uygulayalım, demokrasiyi doğrudan uygulayalım. Doğrudan demokrasiyi kullanmayı öğrenelim. Kendi isteklerimizi formüle etmeyi öğrenelim, ve kendi hükümetimizi oluşturmayı öğrenelim. Eğer kararlaştırdığımız birşey işe yaramazsa, onu değiştirmeyi öğrenelim. Hükümetleri doğrudan doğruya ve sürekli olarak bizim yapmalarını istediğimiz işleri yapmaları için seçmeyi ve istediğimiz işlerini yapmazlarsa doğrudan doğruya ve sürekli olarak değiştirmeyi öğrenelim. Demokrasi ve barış! Bizim istediğimiz budur! Başka birşey değil. Herhangi biri, herhangi bir grup bunlara karşı çıkarsa ve demokrasi ve barışı engellerse açıkça halkların düşmanıdır ve insanlığa karşı suç işler ve cezalandırılmalıdır!