Soyer'den Yurtseverlik Dersi

Soyer aslında basit dille şunları öğütlüyor: Madem ki AB üyeliğini istersiniz, Tek Tip Sosyal Güvenlik Yasasını da kabul edeceksiniz. Madem ki AB üyeliğini istersiniz, yaşam seviyesi düşük olan kuzey Kıbrıs'ta yaşam seviyeleri yüksek olan AB ülkelerinin hükümetlerinin yaptıklarını biz de yapacağız. Madem ki AB üyeliğini istersiniz, AB tekellerinin tüm dayatmalarını kabul edeceksiniz. Madem ki AB üyeliğini istersiniz, AB üyesi tüm ülkelerde kırpılan sosyal hakların kırpılmasını da kabul edeceksiniz. Soyer'in açıklamalarından başka anlam çıkmıyor bu konuda... Ve sonra bir avuç sermaye sahibi özel sektörün on binlerce işçiyi sömürerek işçilerin sırtından milyonlarca euro karlar elde etmelerinin desteklenmesini istiyor. Ne de olsa CTP hükümeti ''kamuda görev almayıp diğer sektörlerde çalışarak ekmek yiyen herkese kaynak yaratmak'' istiyor. Özel sektörün daha da gelişmesini, devletin halkın ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum değil de özel sektör olarak bilinen sermaye sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum olarak faaliyetlerine devam etmesini istiyor. O sermaye sahipleri ki bir yandan milliyetçilikten söz ederken diğer yandan da ülkeyi karış karış yabancılara satarak milyonlarca sterlin vurgun yapıyorlar. O sermaye sahipleri ki kendi çıkarları uğruna kendi halkının kanının akıtılmasına razı oluyorlar. Kendi halkının emeğini TC ve diğer yabancı emperyalist ülkelere çok ucuza peşkeş çekiyorlar. Bu sermaye sahipleri mi YURTSEVER olan? YURTSEVER olmanın her şart altında özel sektörün işçileri ile yoksul köylülerin sömürülmesine boyun eğmemek olduğunu unutmuş bizim Başbakan... YURTSEVERLİK ülkesinin bağımsızlığı için mücadele etmektir; ülkesinin yabancı ordulardan arındırılmasını ve bağımsızlığını yabancı sermaye çevreleri ile ipotek altına alan sermaye çevreleri ve onların yalakalarına karşı mücadele etmektir. CTP'nin yurtseverlik anlayışının ne olduğunu artık bilemez duruma geldik. Yoksa YURTSEVERLİK tanımı CTP tarafından değiştirildi de biz mi bunu göremiyoruz? Başbakan Soyer'in yurtseverliği konusunda hiç kuşkumuz yoktur. Ancak yurtseverlik olarak bize yutturulmaya çalışılan ''serbest piyasa liberal ekonomi''yi savunan burjuvaların yurtseverliği taa İkinci Dünya Savaşı sonrası yok oldu. 1950'lerden bu yana ENOSİS ve TAKSİM siyasetleri ile Ada'da Rum ve Türk halkını birbirine kırdırarak milyonlarca doları ceplerine indiren burjuva-kapitalist kafalılar değil miydi? Bunu nasıl da unutuverdik? Kıbrıs'ta YURTSEVER olmanın yolu yabancı emperyalistlerle işbirliği içerisinde çalışan yerli büyük burjuvalara karşı cephe almaktan geçer. Onların siyasetlerinin emekçi halk arasında rezil edilmesinden ve halkın onlara destek vermelerini sıfırlamaktan geçer. Kıbrıs'ta YURTSEVER olmanın yolu yabancı emperyalistlerin adadaki tüm garantörlüklerine ve müdahalelerine karşı cephe almaktan geçer. Garantörlükler ile adayı bir manda ülkesine dönüştüren TC, Yunanistan ve İngiltere'nin garantörlüklerinin ve adada asker bulundurmalarının reddinden geçer. Sadece son dönemde Fransa'ya üs sağlanmasının ret edilmesinden geçmez! Kıbrıs'ta YURTSEVER olmanın yolu bir toprak sorunu olan Kıbrıs sorununun çözümü için büyük toprak sahiplerinin topraklarının millileştirilmesinden ve bu toprakların yabancılara satılmasını değil de ihtiyaçlı Rum-Türk işçi yoksul köylü ve memurların hizmetine sunulması için mücadeleden geçer. Kıbrıs'ta YURTSEVER olmanın yolu bir YURTSEVER PROGRAM olan Anti-Emperyalist Birleşik Cephe Hükümeti Programı'nın hayata geçirilmesi için canla başla çaba harcamaktan ve mücadele etmekten geçer.