" TC ile KKTC arasına hiçbir zaman kara kediler giremez" ya da "Et ve tırnak gibiyiz"

Cumartesi, 31 Mart 2007

Yukarıdaki ilk sözler CTP Başkanı ve Başbakan Ferdi Sabit Soyer'e ait. İkinci sözler de R. Denkaş ve Eroğlu'nun kullandıkları sözler...

Farkı?

Farkı yok!

Kıbrıs sorununa burjuva-emperyalist çerçevede bir çözüm getirmek isteyenler şu ya da bu dış burjuva-emperyalist güce yaslanmak zorundadır. Kıbrıslı Rum burjuvalar Papadopulos liderliğinde sırtlarını AB ile Yunanistan emperyalistlerine dayarlarken Kıbrıslı Türk burjuvalar da Talat-Soyer liderliğinde İngiltere-ABD ve TC emperyalistlerine sırtlarını dayayarak pazarlık yürütüyorlar. Bu burjuva-emperyalist pazarlıklarda hasımlarını alt etmek için taraflar bu günlerde diplomatik ve hukuk yöntemleri kullanıyorlar. Emperyalistlere, onların Ada'da kendi çıkarlarını en iyi koruyacağı sözünü verenler yine bu burjuvaların siyasi sözcüleridirler. Gerek R. Denktaş-Eroğlu'nun gerekse de Soyer'in açıklamalarını yadırgamamak gerekir. Çünkü her ikisi de Kıbrıs sorununu “TC ile beraber” çözeceğine inandıkları için bu açıklamalara ihtiyaç duyarlar.

Ve esaret altında yaşayan Kıbrıs Türk halkı 2000 yıllarının başlarında sokaklara döküldüklerinde Kıbrıs'ta Rum ve Türk halkının bir arada Kıbrıs'ta ortak vatanlarında yaşama ve kendi kendilerinin efendisi olma arzularını dile getirmişlerdi. Hal böyle iken CTP'nin Kıbrıslı Türk halkın bu arzusunu yerine getirme sözü verdiği de çok iyi biliniyor. Ancak gerek CTP gerekse de bu burjuva-emperyalist siyaseti savunan diğer siyasi partilerin varacağı nokta bu olabilir. Kendini ne kadar sol ilan ederse etsin, sosyalizme bağlılığını ne kadar güzel sözlerle açıklarsa açıklasın, burjuva-emperyalist çözümü savunan her Kıbrıslı Türk siyasi parti CTP'nin geldiği noktaya gelmek zorundadır.

Yani

“Et ve tırnak gibiyiz”

Ya da

“ TC ile KKTC arasına hiçbir zaman kara kediler giremez” Siyasetini hayata geçirmek zorundadırlar.

Bir parti ya da kişi sol düşünceye çok sahip çıksa da, sosyalizme ne çok inansa da ilk başta yanlış strateji ile yola çıktığı anda varacağı nokta milliyetçiliktir. Bu gerek Kıbrıslı Türk gerekse de Kıbrıslı Rum sol partiler için geçerlidir.

KSG olarak başından beri özgürlük için yanıp tutuşan gerek yurtsever sendikacılarımıza gerekse de sol partilerimize bunu anlattık.

“Zayıflık” olgusunun göreceli birşey olduğunu ve onu güçlü bir hale getirme olanağımız olduğunu uzun uzun açıkladığımız halde bizim sol partilerden CTP yine de burjuva-emperyalist çözümde ısrar ettiler.

Ve şimdi de değişen konjektüre ayak uydurmak için “TC ile KKTC arasına hiçbir zaman kara kediler giremez” ya da “Biz Atatürkçüyüz” açıklamalarını yaparak mevcut konumlarını korumak için çırpınıyorlar.

Oysa burjuva çıkarlar nasıl ki Denktaş-Eroğlu rejimine son vermeyi gerektirdi ve TC rejimi de buna ihtiyaç duyduğu için gereği yapıldı...

TC'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Kasım genel seçimleri için uzun zamandan beridir yapılan hazırlıkların sonuçları önce kuzey Kıbrıs'ta meyvasını verecek. Emperyalistler “A” ve “B” planlarını hayata geçirmek için Kıbrıs'ta çalışmalarını yoğunlaştırdılar. Önümüzdeki günlerde “TC ile KKTC arasına hiçbir zaman kara kediler giremez” ya da “Et ve tırnak gibiyiz” sözlerini daha çok sıklıkla duyacağız Talat-Soyer takımından...