OKYANUSUN KARŞISINDA

Kapitalist ülkelerde otomatikleştirme ile tamamen farklı amaçlar güdülmektedir. Maksimum kâr elde edilmesi -kapitalistin temel hedefi budur. Kapitalist ülkelerde insan acımasız sömürüye tabidir. İşçi makinenin canlı bir uzantısı haline gelir.

Mühendisliğin tam özü insanın işini kolaylaştırması gerektiği sonucunu çıkarır. Ama kapitalizm, dokunduğu herşey gibi, onu ahlaksızlaştırır, parçalar ve biçimsizleştirir. Kapitalistlerin elinde otomatik mühendisliği çalışan insanlar için bir lanet haline gelir. Bu, örneğin, yarı-otomatik John Barnes Co. işletmesinde doğrulanmıştır.

A.B.D. basını bu işletme hakkında çok yaygara kopardı. Mal sahipleri işçilerin koruyucu meleklerinden başka bir şeyle adlandırılmadılar, ve gazete sayfalarından zarif ve gösterişli makinelerde duran güzel kızların gülen yüzleri bakıyordu.

Gazeteler bütün güçleriyle, “Dans-salonuna gider gibi geldiler buraya,” diye bağırdılar. “Burada çalışma kolay ve kabul edilirdir. Bu işletmede çalışmak bir zevktir.”

İşletmeyi ziyaret eden çeşitli ofis temsilcileri de ayrıca moda kuaförleriyle, dış görünüşlerine bakılırsa, pudra ve fırt kullanmayı bilen ender zarafetteki iş kızlarını gördüler.

Ama sonra düdük çaldı, ve uzun sıralı bastırma-düğmeler aracılığıyla büyük hızla ve ustalıkla kontrol edilmek zorunda olunan makineler çalışmaya başladılar. Şirket tarafından bu işletmede istihdam edilen moda evlerinden işsiz model-kızlar işgünlerine başladılar.

Ksilofon üzerinde duran bir müzisyenin majör perdesinde bir parçanın temposuna uyum sağlayabilmek için adalelerini nasıl zorladığını hatırlayınız. İşte çok övülen John Barnes Co. işletmesinde çalışan Amerikan kadınları böyle çalışmak zorundadırlar. Böyle çalmadan 10-15 dakika sonra müzisyen yorgun kollarını bir rahatlama duygusuyla indirir. Ama Amerikan “model” iş kızları bastırma-düğmeleriyle birkaç kısa dakika değil, ama uzun saatler boyunca “oynarlar.”

John Barnes Co. işletmesini bir kenara bırakmak için, yalnızca cevap verilmesi gereken iki soru kalır.

“Buradakilerin çoğu niçin kadındır?”

“Çünkü erkeklerden daha az ödenebilirler.”

“Ne üretiyorlar?”

“Topçu mermisi.”

Bu iki cevap modern emperyalizmin özünü açığa çıkarır, kazanç ve soyguna susamış ruhunu ortaya serer. Onun yüce ideali kârdır. Ve en kârlı iş katletmektir.

Her nedense, Amerikalılar, tam bir otomatik metal-işleme işletmesi yapma fikrinden vazgeçmediler. Bu sorun A.B.D.’de, Britanya’da ve diğer ülkelerde teknik dergilerin sayfalarında canlı tartışmalara neden oldu.

American Machinist “Otomatik Fabrika Ne Kadar Erken?” adlı makalesinde, “Hiç kimse yarının dünyasının bugünün dünyasından daha da makineleşmiş olacağından kuşku duymuyor” diye açıklıyor. Ve hemen ardından iyimserlikle ekliyor: “Tam otomatik metal-işleme işletmesi bile birçok idarecilerin kuşkulandıklarından daha yakındır.”

Bu iddiayı kanıtlamak için derginin dünyanın ilk tam otomatik metal-işleme fabrikasının halihazırda 1950’de Sovyetler Birliği’nde, otomotiv pistonları üretmek için kurulduğu gerçeğinden sözettiğini sanmak yanlış olacaktır.

Hayır, otomatikleşme alanında ilerlemenin kanıtı olarak, dergi otomatik makine hattı ile donanmış olan, yine aynı başyazıya göre, “ama tüm kol emeğini ortadan kaldıran” Ford Co. işletmelerine işaret ediyor.

Amerikan işçileri Ford Co. otomatik makine hatlarındaki çalışma şartlarından iyi haberdardırlar. Ford’takiler de John Barnes Co.’daki gibidir: otomatiğe bakan işçinin kendisi otomaton gibi çalışmak zorundadır.

Ford “otomatik nakledici” hakkında yazan dergi şöyle doğrulamaktadır:

“Pratikte, burada, otomatik fabrikaya yakın bir yaklaşımdır.”

Değinilen başyazı American Machinist’te Kasım 1951’de basılmıştı. Ama bu derginin Londra baskısı (The Machinist), bu soruna iki defa, Mart ve Nisan 1952’de tekrar döndü.

Kapitalistleri tam otomatik bir metal-işleme fabrikası kurma çabalarında o kadar ısrarlı yapan nedeni nedir? Dergi nedeni şöyle veriyor:

“İşçi ücretleri” diye yazıyor, “çok-yüksek ve daha da yukarı çıkacaktır. İnsan-saat başına verim o ücretleri makul ve çekilir yapmak için tek yoldur.

Kapitalist ülkelerde gerçek ücretlerin felaket derecede düştüğü, milyonlarca işçinin yaşam şartlarının kötüden daha da kötüye gittiği bilinen birşeydir. Dergi, aynen, utanmazca işçi ücretlerinin yüksek olduğunu iddia ediyor. Yine de, siyah beyaz yazılan yazılar arasında, gerçekte başka bir şey, yani işadamlarının süper kârları için daha çok artış demek istediğini okumak zor değildir.

American Machinist diyor ki:

“Birkaç sanayici tarafından yardım edilen Harward Business School’da (Harward Meslek Okulu)..., otomatik bir piston fabrikası tasarladılar ve makineler için gerçek çalışma levhalarını hazırladılar.

“Otomatik fabrika sadece birinin hayalinin bir ürünü değildir. Gerçekleştirilebilir,” diye devam ediyor dergi, ama hemen okuyucuları uyarır: “Yine de, otomatik-metal fabrikasının burada olduğu sonucuna varmayınız.”

The Machinist (Londra baskısı), otomatik fabrikayı bir gerçek yapmanın önünde duran zorlukların kanıtı olarak, John T. Diebold’u aktarıyor, ki şunu dedi:

“Çoğu imalatçılar otomatik üretim yolunda teknolojik olarak neyin mümkün olduğunu bilmiyorlar. Ne de bu teknolojiyi sanayiye uygulamak için ne koşullarda düşünmeleri gerektiğini kavrıyorlar.”

Amerikan mühendisleri otomatik fabrikayı gerçekleştirmek için sadece çok zaman ayırmıyorlar. Bu bağlamda önlerine koydukları görevler, Sovyetler Birliği’nde çoktan başarıyla başarılmış olanların yanında, makul olmaktan çok uzaktır.

Dergi Amerikan otomatik piston fabrikasının (“fabrikatör” olarak adlandırıldı) nasıl çalışacağı hakkında şunları söylüyor:

“Otomotiv pistonlar piston fabrikatörleri tarafından dökümler biçiminde alınırlar.... Piston imalatçısı bu dökümü çizimdekine benzer bir şeye dönüştürmelidir... Son aşama daha iyi dayanıklılık karakteristikleri için bütün pistonu kalay-kaplamaktır.”

Sonuç olarak, “bir gerçek olacak olan” Amerikan fabrikasında, sanayi işlemi yalnızca hazır-yapılmış piston dökümlerini kapsar. Amerikan mühendisleri fabrikada otomatik dökümünü imgelemezler.

Ama bu otomotiv piston fabrikası Amerika’da ne zaman inşa edilecek? Daha doğrusu, bu makine hattı artı otomatik kalay-kaplama ünitesi? Cevabı American Machinist’de veriliyor:

“… Belki 1960 yılı bitmezden önce otomatik metal-işleme atölyesi tam hızla çalışacaktır.” Ama Amerikanların 1960’a kadar çalıştırmayı tasarladıkları otomatik fabrika, çoktan beri bir gerçek oldu –bir Sovyet gerçeği.