Farklılıkları Öne Çıkarmak Üzerine

Perşembe, 26 Mayıs 2011

Altta okuyucuya sunulan yazı 1998 yılında Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek gazetesinde (KSG) yayınlanmıştır. Yazıyı KSG'nin siyasi çizgisine sahip çıktığını söyleyen Gelecek gazetesi yazar arkadaşların Gelecek gazetesi Sayı 9'da KSP'nin örgütsel sorunlarda yaşadığı sorunlardan KSG'li arkadaşların sorumlu tutulmasına yanıtımız olarak bir kez daha okunması için yeniden yayınlıyoruz. Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek 26 Mayıs 2011

ÖZKER ÖZGÜR YOLDAŞIN KSG İLE SÖYLEŞİSİ ÜZERİNE

  1. Farklılıkları Öne Çıkarmak.

Ö. Özgür yoldaş, "..toplum...gerçek anlamda söz sahibi oluncaya kadar farklılıkların bağıra bağıra ön plana çıkarılması"na taraftar görünmemektedir. Siyaset, prensipli yürütülmesi gereken bir bilim ve sanattır. Prensipler doğru oldukları oranda o prensiplerin savunucusu partileri zafere götürür. Prensipsiz partiler ise yenilmeye mahkumdurlar. Mesela farklılıkların ön plana çıkarılması sorununda partilerin ve siyasilerin prensipleri olmalı ve onlar o prensiplere uygun davranmalıdırlar. Mesela Ö. Özgür yoldaş gerçekten farklılıkların ön plana çıkartılmasına karşı ise, bu konuda prensipli davranan bir siyasetçi ise, o bu sorunu kendisi gayet kolaylıkla çözebilir. Nasıl mı? Kendisinin bizden veya başkalarından farklı olan görüşlerini bağıra bağıra ön plana çıkarmaktan vaz geçer, bizim görüşlerimizin ön plana çıkartılmasını kabullenir ve bu problemi de böylece çözer. Açıktır ki Ö. Özgür yoldaş böylesi bir siyaseti benimsemeyecektir. O, kendi görüşlerini bağıra bağıra ön plana çıkaracaktır. O zaman bu önermesinin bir tek anlamı kalıyor: Farklılıkları bağıra bağıra ön plana çıkarmayalım diyerek Ö. Özgür başkalarının farklı görüşlerinin ön plana çıkarılmasını önlemek istiyor. O zamanda tutarlı ve prensipli siyasetçi bu isteğini açıkça ilan etmelidir. Ne var ki bundan çekinecek? Her siyasetçi, her siyasi parti kendi görüşlerinin doğruluğundan hareket eder, kendi görüşlerinin üstün kılınması için mücadele eder. Siyaset bu değil mi? Öyle. İşte farklılıkların bağıra bağıra ön plana çıkarılmasına karşı çıkarken kendi görüşlerini bağıra bağıra ön plana çıkaranlar da siyaset yapmaktalar. Çok kötü bir siyaset, prensipsiz bir siyaset. Kendi önerdikleri prensiplere kendileri uymayan siyasetçi siyaseti yapıyorlar. Öyle değil mi ama? Eğer bu öneri tutarlı bir şekilde uygulanılmak istenen bir öneri ise, daha önce de dediğimiz gibi. Ö. Özgür yoldaş kendi görüşlerini bağıra bağıra ön plana çıkarmaktan vaz geçsin ve birlik sağlansın! Bu konuda bizim önerdiğimiz prensip farklıdır. Birincisi biz kendi görüşlerimizi Kıbrıs siyasetinde hakim kılmak istediğimiz basit siyasi olgusunu siyasilerden ve kitlelerden gizlemiyoruz. Çünkü biz, kitlelere siyaset öğretmek isteyen bir siyasetiz. İkincisi biz bu amaca ulaşmanın yolu olarak farklı görüşlerden, farkı siyasi parti ve gurupların ağzını tıkamak taraftarı değiliz. Bu imkansızdır da. Daha doğrusu o gurup ve partiler aşırı derecede siyaset bilgisinden yoksun aptalların oluşturduğu bir gurup veya parti değilse, veya akıllı oportünist, fırsatçı, her kılığa girmeyi prensip edinmiş baş belası bir gurup veya parti değilse, bu tür bir önerinin uygulanması imkansız bir öneridir. Dolayısıyla biz, her gurup ve partinin kendi görüşlerini savunması, eleştiri hakkının mahfuz olması gerektiği prensibini ileri sürüyoruz. Buna uygun davranmak mümkündür. Dahası buna uygun davranılmamış dürüst ve açıktan, kitlelerin, halkın kimin ne dediğini görüp seçeneğini ona göre yapabildiği bir ortam yaratmak mümkün değildir. Böylesi bir ortamın tersi bir ortam da bize yaramaz. Farklı görüşlerim var diyen hiç kimseye yaramaz. Dolayısıyla da işe yaramaz. Ö. Özgür yoldaşın önerisi işe yaramaz. Daha doğrusu sadece onun işine yarar. O zaman da farklı eğilimlerin birliği boş lafa dönüşür. Biz her bir gurubun, partinin kendi içindeki farklılıkları çöp kutusuna atmasını, kendileri için birtek siyasi hat oluşturmasını da yanlış bulmuyoruz. Bizce doğru olan budur ve bu yukarıda savunduğumuz görüşlerle zerre kadar çelişmez. Hele hele söz konusu gurup veya parti işçi sınıfının bir partisi olacaksa, orada fikir birliği ve onun ürünü olan örgütsel ve mücadele birliği belirleyici öneme haizdir. Dünyanın doğru bir değerlendirmesi ve bundan kaynaklanan örgütlülüğü dışında hiçbir imkana sahip olmayan işçiler, iktidara gelmek istiyorlarsa başka türlü hareket etmek şansından yoksundurlar. Fikirsel ve örgütsel kargaşa onlar için ölümcüldür. Bu da tabii ki işçi yoldaşların bir sorunudur. Kendilerinin ele almaları gereken bir sorun.

  1. Stratejik Hedefte Birlik

Şu veya bu farklı siyasi eğilimler birliktelik oluşturacaksa, orada farklılıkların bu birlikteliği yiyip bitirmesini önlemenin tek yolu hakikaten stratejik hedefte birlikteliktir. Böylesi bir fikir birliği oluştuktan sonra bu stratejik hedefe ulaşmak için önerilen taktiksel yöntemlerdeki farklılıklar, zaman zaman belirleyici olabilse de o kadar da üstesinden gelinemeyecek sorunlar oluşturmazlar. Bu meyanda Ö. Özgür yoldaşın stratejik hedefte birlik talebi gayet doğru bir taleptir, Kendisinin önerdiği stratejik hedefte hemfikir olmayan örgütlerle birlikte hareket etmesi oldukça zor olacaktır. Bu noktada yapılabilecek tek şey, tek tek eylemlerde fikirsel tartışmalar vb. sonrası karşılıklı tavizler veya güçlü olanın diktası altında birlikte hareket etmektir. Başka yol yoktur. Stratejik hedefte birleşemeyen guruplar, tek tek sorunlarda, tek tek taleplerde birlikte çalışmanın yollarını aramalıdırlar. Kıbrıs'ta bunu yapmamak kelimenin tam anlamıyla rezaletin dik alası olur. Bu meyanda, mesela biz, YBH ile her bir faaliyetlerinde birlikte çalışmanın yollarını aramaya, onlarla birlikte çalışmaya hazırız. Bunu derken, stratejik hedefte birliği sağlamanın daha iyi bir birlikteliğe yol açacağını, Kıbrıs'ın geleceği açısından daha faydalı ve yararlı olduğunu görebildiğimiz için YBH ile stratejik hedefte birlik oluşturup oluşturamayacağımızı bir incelemek, YBH'ten yoldaşların fikirlerini ölçüp biçip onlara karşı çıktığımız oranda nedenlerini onlara anlatmakta ve mümkünse stratejik bir birlik sağlamakta yarar vardır. Önce ortak yönlerimizi belirlemeye çalışalım. Ö. Özgür yoldaş "Garantörler ile Orta Doğu petrolünü doğrudan denetim altında tutmak isteyen büyüklerin çıkarları ortak bir paydada buluşturulabilirse Kıbrıs Sorunu çoktan çözülürdü" diyor. Biz bu konuda hemfikiriz. Biz Kıbrıs Sorunu'nu yaratanların Türkiye, Yunanistan, İngiltere, ABD, AB (Fransa-Almanya) ve hatta birazcık da Rusya ve ama aynı zamanda pek de büyük olmayan Kıbrıslı Rum ve Türk hakimleri olduğunu tespit etmiş ve Kıbrıs'ta burjuva emperyalist çözüm önerilerinin gerçekleşebilmesi için en azından bu güçler arasında bir fikir birliğine varılması gerektiğini belirtmiş, bu kadar çok ve kendi çıkarı için her haltı yemeye hazır burjuva gücün devrede olduğu bir sorunda fikir birliğini sağlamanın çok zor olduğunu ortaya koymuş, böylesi bir fikir, yani çıkar birliğinin ancak ve ancak güçlü olanın kendi fikrini, kendi çıkarını, belki de birkaç tavizle de olsa diğerlerine empoze etmesinden geçeceğini anlatmıştık. Büyüklü küçüklü bu burjuva güçler arası değişmekte olan güç dengesine ve bu güçlerin çok olan sayılarını da bakarak, kendilerinin yarattıkları Kıbrıs Sorununu bunların anlaşarak kendi aralarında çözmelerinin çok zor olduğunu tespit etmiştik. Bizim bu tespitlerimiz tüm Kıbrıs tarihinin incelenmesine dayanıyordu. Son Yunanistan darbesinden ve Türkiye askeri çıkarmasından bu yana da 24 yıl geçmiştir. Ve bunlar hala daha anlaşacaklar!!! Ö. Özgür yoldaşın da bildiği gibi, son 24 senedir o ve partisi CTP: bugün YBH için önerdiği stratejik hedef çerçevesinde hareket etmiştir. CTP hala daha, şu veya bu şekilde aynı stratejik hedef çerçevesinde çalışmaktadır. YKP ve A. Durduran yoldaş da aynen o stratejik hedef çerçevesinde hareket etmiştir. Nedir bu stratejik hedef'? "Kıbrıs sorunun barışçıl yöntemlerle, görüşmeler yoluyla, BM çatısı altında oluşan parametreler uyarınca ele alınması". İşte Ö. Özgür yoldaş ve YBH "halkı taraf yapmaktan" bahsederken Kıbrıs halkını bu stratejik hedefin taraftarı, destekleyicisi yapmayı önermektedir. Kıbrıs halkını "tümleç olmaktan kurtarıp özne" yapmak isterken bu stratejik hedefi elde etmenin bir öznesi yapmak istemektedir. Bu konuda ilk önce şu basit soruları sormak ve cevap istemek zorundayız: bu stratejik hedef tespitinde Ö. Özgür, A. Durduran ve YBH açısından yeni olan nedir? Bu stratejik hedef tespiti bu yoldaşların ve partilerinin son 24 yıldan beri hedefledikleri bir strateji değil mi? Öyleyse -ki öyledir-bu hedefi elde etmeyi zorunlu kılan ve yeni olan gerçek değişiklikler nelerdir'! Ö. Özgür yoldaş daha düne kadar aynı stratejik hedefe uygun olarak çalışan CTP'nin, bu kuzey Kıbrıs'taki halk partilerinden en güçlüsünün başkanı değilmiydi? Ö. Özgür yoldaş bu parti üzerinden kuzey Kıbrıs'ta hükümete kadar yükselmedi mi? CTP, YBH'nden kat kat güçlü bir parti olarak hala daha bu stratejik hedefi elde etmek için çalışmıyor mu? A. Durduran yoldaşın kurduğu ve bir zamanlar başkanlığını yaptığı TKP de böyle bir parti değil mi? 24 seneden beri bu hedef çerçevesinde yaptığınız çalışmalar niye Kıbrıs halkını tümce olmaktan kurtarıp özne yapamadı da, bundan sonra yapacak? Bu konuda suçlayıcı, farklılıkları bağıra bağıra ön plana çıkaran, yapılmak istenen iyi bir şeyi bozmak isteyen bozguncular pozisyonuna düşmemek için bu stratejik hedefi tekrar tekrar gözden geçirmek gerekir. Bu stratejik hedef, Kıbrıs Sorununun burjuva emperyalist çözüm önerilerinden birisidir. Tüm pisliklerine, tüm ABD'nin oyuncağı olmasına vb. rağmen BM çatısı altında bir öneri olduğu için burjuva emperyalist çözüm önerilerinden en akla yatkını. bu burjuva güçlerin anlaşmalarını barışçıl bir çerçevede sağlamaya en yakın olanıdır. Kıbrıs sorununa burjuva emperyalist bir çözüm bulunacaksa en akla yatkını budur. BM çerçevesinde bir çözüm. 24 yıldan beri üzerinde çalışılan bir çözüm. Kimler çalışıyor bu çözüm için? Burjuva emperyalist güçler. Kimler çomak sokuyor bu çözümün elde edilmesine? Burjuva emperyalist güçler. Ö. Özgür yoldaş nasıl bir strateji ile Kıbrıs halkını Kıbrıs siyasetinde bağımsız bir güç haline, özne haline dönüştürmeyi öneriyor? Burjuvalar arası bu didişmede taraf olarak! 24 yıldır süren ve sonuçlanmayan, kendisinin ve eski partisi CTP'nin 24 yıldır taraf olduğu bu didişmede taraf olmayı sürdürerek Kıbrıs halkının Kıbrıs siyasetinin belirlenmesinde özne haline geleceğini ileri sürüyor bu yoldaş. Yanılıyor. Kıbrıs halkı, böylesi bir stratejik hedef için siyaset yapan partilerin ardından gittiği sürece Kıbrıs siyasetinde bir tümce olmaktan kurtulamaz. Burjuva emperyalist güçlerin siyasetinin uygulanmasında bir tümce olan Kıbrıs halkı, Kıbrıs siyasetinde bir özne haline gelecekse, kendi çıkarlarına uygun düşen burjuva emperyalist güçlerden bağımsız bir siyaset ve o siyaseti uygulayan bağımsız partilerine sahip olmalıdır. Kıbrıs halkı Kıbrıs siyasetinde bağımsız bir siyasi güç, bir özne haline gelecek ise o, KSG'nin birleşik cephe hükümeti programını öğrenmeli ve o programı uygulamak, hayata geçirmek için siyaset sahnesine çıkmalıdır. Ö. Özgür yoldaş yanılıyor. 24 yıl ve daha da uzun geçmiş ve bugünün burjuva güçler arası silahlanma yarışı, ve bölgesel çıkar çatışmaları onun yanıldığının, A. Durduran yoldaşın yanıldığının gayet açık ve kesin ispatıdır. Onların bizzat kendilerinin siyasi tecrübeleri onların yanıldıklarının kesin kanıtıdır. Niye o zaman bu basit gerçeklere rağmen Ö. Özgür ve A. Durduran yoldaşlar hala daha bu burjuva emperyalist stratejiyi savunup Kıbrıs halkının devrimci potansiyelini bu stratejinin gerçekleşmesi için bir 24 yıl daha çarçur etmek istiyorlar? Bizim Kuzey Kıbrıs'ta bu burjuva emperyalist stratejik hedef bağlamında görebildiğimiz tek siyasi değişiklik CTP, YKP ve biraz da TKP içinde örgütlenmiş yurtseverlerin bu stratejik hedefi elde etmek için 24 sene çalışıp bir arpa boyu kadar yol alamadıklarının farkına varmaları, bu stratejik hedef için çalışmaya devam ederlerse Kıbrıs halkının Kıbrıs siyasetinde bir özne, yani kendi bağımsız siyasetine sahip, Kıbrıs Sorununu halk yararına çözecek bir siyasete sahip bağımsız bir güç haline bir türlü gelemediklerini idrak etmeye, hissetmeye başlamalarıdır. Bu meyanda Ö. Özgür ve A. Durduran yoldaşların bu stratejik hedefi elde etmek için YBH'yi oluşturma çabalarının bir tek siyasi anlamı var: Kıbrıs halkının Kıbrıs işçi sınıfı önderliğinde gerçekten bağımsız bir güç haline gelmelerini sağlayacak yurtseverlerin bağımsız bir siyaset etrafındaki birlikteliğine çomak sokmak. Bu birlikteliği geciktirmek için Kuzey Kıbrıs siyasetine oynanacak yeni bir oyuncak sunmak. Bu tespit, bu yoldaşların istekleri ve amaçları olmayabilir. Ama siyasette istek koskoca bir hiçtir. Elde edilen sonuç ise herşey. İçinde yaşadığımız emperyalist dünyada bir ülkenin bağımsızlığının ne anlama geldiğini, bu bağımsızlığı kazanmak ve korumak görevinin işçi sınıfı ve devrimci küçük burjuva kesimlerin ve yurtsever aydınların görevi olduğunu bilmeyen bir halk siyasetçisi yoktur. Halkın bağımsız bir siyasi güç haline gelmesi, halkın siyaset sahnesinde özne haline gelmesi için onun kendi bağımsız (ve doğru) bir siyaset geliştirmesi gerektirdiğini bilmeyen bir halk siyasetçisi yoktur. Ama tutmuş Ö. Özgür ve A. Durduran yoldaşlar, halkçı siyasetçiler olarak Kıbrıs halkına hiçbir bağımsız siyaset önermiyorlar. Burjuva emperyalist çözüm önerilerinden biri için çalışmayı stratejik hedef olarak öneriyorlar ve bunu tutup Kıbrıs halkını siyasette bir özne, bir bağımsız güç haline dönüştüreceğini iddia ediyorlar. Bizlerden Kıbrıs halkının bağımsız bir güç olarak siyaset sahnesine çıkmasını amaçladıklarını düşünmemizi istiyorlar. Bu imkansız bir istektir. Bu yoldaşlar Kıbrıs halkının bağımsız bir siyasi güç haline gelmesini gerçekten istiyorlarsa önerdikleri stratejik hedefi gözden geçirmek zorundadırlar. Bizim Birleşik Cephe Hükümeti önerimiz. bu hükümet için öngördüğümüz program Kıbrıs halkını bağımsız bir güç olarak Kıbrıs siyaset sahnesine çıkarır. Yoldaşların stratejik hedefi ise, Kıbrıs halkını bir tümce olarak, burjuva emperyalist güçlerin istekleri ve planları çerçevesinde oradan buraya savrulan ve onları kesin olarak bu gerici güçlerin kuyruğu ve yedek gücü yapan bir konumda tutar. Biz bu stratejik hedefi kabullenemeyiz. Kıbrıs halkının potansiyelini bu hedefi ele geçirmek ayaklarında çarçur edemeyiz. Onları burjuvazinin kuyruğu olmaya mahkum edemeyiz. Ö. Özgür ve A. Durduran yoldaşların da böylesi hatalı bir konumda durmalarına katkıda bulunamayız. Onları uyarmak görevimizdir. 24 yıldır bu stratejik hedefi kazanmak için çalışmış kişileri uyarmak biraz ayıp kaçsa da yapılmalı. Yoldaşların iyi niyetine güvenmeli. Bu iyi niyet iyi siyasete dönüştürülmeli. Kıbrıs'ın, açıktır ki tüm yurtseverlere ve bu yoldaşlara da ihtiyacı vardır.

  1. Stratejik Hedef-Taktik Öneriler

Ö. Özgür yoldaş bizim Kıbrıs Soruna BM çerçevesinde bir çözüm bulunmasına karşı çıktığımız görüşünde galiba? Bu doğru değildir. Biz böylesi bir çözüme karşı değiliz. Biz sadece ve sadece böylesi bir çözümün ancak ve ancak burjuva emperyalist güçler kendi aralarında anlaşabildiklerinde mümkün olacağını ve bizim görevimizin onları anlaştırmak için onların kuyruğunda siyaset yapmak olmadığını, onlardan bağımsız, işçi sınıfı ve tüm halkın yararına olan bir çözüm için siyaset yapmamız gerektiğini ileri sürüyoruz. Bu güçlerin kendi aralarında yaptıkları görüşmeler ve kendi aralarında kendi çıkarlarını uzlaştırarak (ve birilerinin kendi çıkarlarını empoze ederek) elde edecekleri bir anlaşmayı elde etmeyi stratejik hedef tespit etmenin rezilliğin dik alası olduğunu ilan ediyoruz. Kıbrıs halkının çıkarına değil zararına bir siyaset olduğunu ilan ediyoruz. Eğer Kıbrıs halkı kendi bağımsız siyaseti üzerinden siyaset sahnesine girerse, gerçekten, kitlesel bir siyasi güç haline gelirse, o zaman bu burjuva emperyalist güçlerin nasıl acele tarafından anlaşacaklarını göreceksiniz. Halkın bağımsız siyasi gelişmesini bastırmak için anlaşacaklardır. Yani, Ö. Özgür ve A. Durduran yoldaşlar gerçekten Kıbrıs halkının bağımsız bir siyasi güç haline getirilmesine katkıda bulunurlarsa, hiç şüpheleri olmasın, BM çerçevesinde veya başka türlü bir burjuva emperyalist çözüm işte o zaman devreye girecektir, çünkü tüm burjuva emperyalist güçler ortak bir çıkara sahip olacaklardır. Bağımsız halk hareketini bastırmak ortak çıkarı. Yani siz gerçekten BM çerçevesinde bir anlaşma mı istiyorsunuz? O zaman Kıbrıs halkını gerçekten bağımsız bir siyasi güç haline getirmek zorundasınız. Yani siz Kıbrıs halkının gerçekten bağımsız Birleşik Cephe Hükümeti programına sahip çıkmak ve Kıbrıs halkını o programı kazanmak için siyasete çekmek zorundasınız. İşte o zaman bir türlü anlaşmayan burjuva emperyalist çevrelere, "isterseniz anlaşmayınız, biz Kıbrıs halkı olarak bu sorunu çözüyoruz" diyebilirsiniz. Gerçekten bağımsız bir güce, halkın örgütlü gücüne sahip olursunuz. Sizin, BM çerçevesinde çözüm stratejik hedefi çerçevesinde oluşturacağınız siyasi güç, hiçbir zaman bağımsız, kendi hedef ve amaçlarına sahip bir güç haline gelemez. İşte böylesi bir bağımsız güce sahip olmak için, birleşik cephe hükümetini kurabilmek için pek çok taktik mücadeleler verilmek zorunda kalınacaktır. BM çerçevesinde bir çözüme, burjuva emperyalist bir çözüm de olsa böyle bir çözüme ulaşmak için verilecek olan mücadele böylesi bir mücadeledir. Bu mücadele Kıbrıs Sorununda devreye girmiş olan güçlerin nasıl ve ne kadar gaddar burjuva emperyalist güçler olduğunu teşhir etmek, Kıbrıs halkını bu güçlerin peşinde gitmekten vaz geçirmek için kullanılması gereken bir taktik mücadele alanıdır. BM çerçevesinde ve diğer emperyalistlerin ve yerel hakim güçlerin önerilerinin emperyalist öneriler olduğunu teşhir etmek gerekmiyor mu? Gerekiyor. Burjuvazinin BM çerçevesinde bile yaptıkları önerilerin ne kadar haksızlıklar taşıdığını, burjuvazinin kendi prensiplerini, bunlardan en önemlisi olan mülkiyet hakkı prensibini bile çiğnediğini, Kıbrıs Sorununa sunduğu tüm önerilerin bu en temel burjuva prensibi bile ayaklar altına aldığını, bu prensibin ‘kapanın elinde kalır, güçlünün elinde kalır' prensibiyle değiştirildiğini, bunların tüm önerilerinin Kıbrıs halkının burjuva temelde bile olsa çıkarlarına ters düştüğünü teşhir etmeyecek miyiz? Bu sayede Kıbrıs'taki burjuva güçleri teşhir etmeyecek miyiz? Onları, her fırsatı kullanarak teşhir etmezsek, Kıbrıs halkını nasıl Kıbrıs siyasetinde bir özne haline, bağımsız bir güç haline getireceğiz? Palavranın alemi yoktur Ö. Özgür ve A. Durduran yoldaşlar. Bizim ve yurtseverlerin bu palavralara karnı da toktur. 24 yıldır yiye yiye bir hal olduk ne de olsa. Ama biz BM çerçevesinde herhangi bir çözüme karşı değiliz. Biz çeşitli burjuva güçlerin bu çerçevede dahi bir türlü anlaşamadıklarının teşhir edilmesine karşı değiliz. Dahası, bu burjuva emperyalist güçler Kıbrıs'ta tam bir yıkım ve katliam anlamına gelecek olan bir savaşa girişmesinler ve hangi çerçevede olursa olsun anlaşsınlar. O da kabulümüz. Savaş yapmayın anlaşın. Anlaşsınlar sevgili Ö. Özgür ve A. Durduran yoldaşlar. Anlaşsınlar bu baylar. Biz mi önledik bunların anlaşmasını? ‘KSG karşı çıkıyor o halde anlaşmayalım' mı dedi bu baylar? Veya siz anlaşın dediniz, 24 yıldır diyorsunuz, arkanızda koskoca CTP ile, arkalarında koskoca AKEL ile anlaşınız dediniz ve biz ‘anlaşamaz bu gerici, katil burjuva güçler' dedik diye mi anlaşmadılar şimdi bunlar? Ne zaman ve nerede dedik bunların anlaşmalarına mani olalım diye? Ve desek de ne yazar? Kıbrıs halkı bağımsız bir güç olarak siyaset sahnesine çıkmadığı sürece bizim ve sizin ettiğiniz lafların ne hükmü olur? Denktaş ve Klerides (ve diğer güçler) CTP ve AKEL'i bile dikkate almıyor da, sizi ve bizi mi dikkate alacak ve bunlar anlaşmaya karşı o halde anlaşmayalım mı diyecekti? Tabii ki değil. Sizin stratejik hedefiniz bir diğer CTP ve AKEL oluşturmaktır. Kendilerine ve Kıbrıs halkına burjuva emperyalist güçleri BM çatısı altında anlaşmaya zorlamaktan başka bir görev biçmeyen ve biçemeyen bir diğer burjuva kuyrukçusu bir güç oluşturmaktır. Biz BM çatısı altında bir anlaşmaya karşı değiliz. Böylesi bir anlaşmanın elde edilmesi için CTP, AKEL, YBH ve diğerleriyle ele ele verip çalışmaya da hazırız. Gel gelelim biz bu çalışmanın her aşamasında ve her adımında burjuva emperyalist güçlerin teşhir edilmesinin imkanları olduğu ve bu imkanların Kıbrıs halkının bağımsız siyasi bir güç haline getirilmesi için kullanılması gerektiği görüşündeyiz. Yani bu ve benzeri çalışmaların birleşik cephe hükümetini elde etmek için çalışmaya tabi kılınması gerektiği görüşündeyiz. Kıbrıs halkına birleşik cephe hükümetinin kurulmasının acil görev olduğunun kavratılmasının bir aracı olmalıdır bu çalışmalar. Burjuva ne anlama geldiğini teşhir eden, onları birleşik cephe programının hayata geçirilmesinin şart olduğuna ikna eden, onlara bu olguyu kavratan bir çalışma olmalıdır yapılan çalışmalar. Bu çalışmalar Kıbrıs halkını Kıbrıs siyasetinde bir özne, bir bağımsız güç haline getirmelidir. Kıbrıs Sorunun kendi çıkarlarına uygun olarak çözmeye yönelmiş ve bunu becerebilecek bir güç. Sizin stratejik hedefinizle bu sonuç elde edilemez. Taktik mücadele alanları ile stratejik hedefler birbirine karıştırılarak bu sonuç elde edilemez.

  1. Bizim Birleşik Cephe Hükümeti ve bu hükümetin uygulaması gereken program önerimiz bilinmektedir. Dünya işçi sınıfı hareketinin ve Kıbrıs'ta sınıf mücadelesinin ve dolayısıyla sınıfların dünya ve Kıbrıs somutundaki dizilişinin somut bir analizine dayanan bu programımızı tüm yurtseverlere taşımalıyız. Bu programın doğruluğu kendini pratikte ispatlamıştır. Daha düne kadar Birlik lafını duymayan pek çok yurtsever yoldaşımız birlik üzerine konuşmaya başlamışlardır. Yani programımızın zafer kazanmasında oldukça önemli bir adım atılmıştır. Şimdiki görevimiz birlik diyenlere nasıl bir birlik sorusunu sormaktan ve bu sorunun programımıza uygun bir şekilde cevaplandırılmasını sağlamaktan geçmektedir. Ö. Özgür ve A. Durduran yoldaşların nasıl bir birlik sorusuna reformist ve Kıbrıs halkını yenilgiye götürecek bir cevap verip bunu da birlik taraftarı yurtseverler arasında yaymasına göz yumulmamalıdır. Nasıl ki yurtseverlerin birliği önerisi bizim ısrarla üstüne gittiğimiz bir öneriydi, ve tüm yurtseverleri birlik konusunu ele almaya zorladı, şimdi de, bu birliğin anti-emperyalist cephe birliği olmasının gerekliliğinin üstüne gitmek. bu konuda zerre kadar taviz vermemek zorundayız. Bunun pratik anlamı şudur: birlik taraftarı olan yurtsever yoldaşlar bizim programımıza ters bir siyaset uyguluyorlarsa bile, onların yanında olunmalıdır. Onlara her fırsatta bizim siyasetimiz anlatılmalı, onlar bizim siyasetimize kazanılmalı, bu mümkün olmadığı oranda onların yanlış dahi olsa siyasetlerinin uygulanmasında onlara yardımcı olunmalıdır. Onlardan bile disiplinli ve azimli olarak önerdikleri siyaseti hayata geçirmek için çalışmalı, onlara siyasetlerinin yenilgiye götüreceği pratik içinde gösterilmeli ve bu arada bizi bozgunculukla suçlamak isteyecek olan bozgunculara hiçbir fırsat sunulmamalıdır. Siyasi pratik kimin bozguncu, kimin doğru olduğunu gösterecektir. Burjuva emperyalist güçler anlaşma aramıyorlar. Onlar savaş hazırlığı yapıyorlar. Bu meyanda biz YBH'nden yoldaşlara BM çerçevesinde bir burjuva emperyalist anlaşma elde etme hayallerinde elimizden geleni yaparken, tüm dikkatlerimizi barışın, bugünkü rezil şekliyle bile olsa barışın korunması kavgasına yöneltmeli, burjuva emperyalist güçler arası şu veya bu anlaşma türünün hiçbirine karşı çıkmak gibi bir problemimiz olmadığını, tam tersine şu veya bu şekilde bu gerici güçlerin anlaşmalarını, savaş hazırlığı yapmaktan vaz geçmelerini talep etmeli ve kitleleri Kıbrıs'ta barış için, savaşa karşı sokaklara çıkarmalıyız. Savaş yapmasınlar. Anlaşsınlar. Taksim ve ENOSİS haricinde nasıl anlaşırlarsa anlaşsınlar. Bu arada biz savaşı önleyecek tek hükümet türü olarak birleşik cephe hükümetinin oluşturulması gerekliliğini kitlelere anlatalım.

  2. M. İlker yoldaşın "Kıbrıs Batmayan Uçak Gemisi Olarak Kullanılmayı Sürdürüyor" makalesi üzerine:

Yoldaşın makalesi kelimenin tam anlamıyla mükemmel. Kıbrıs'ın burjuva emperyalist gerici güçler tarafından nasıl bir silah ve asker deposu haline getirildiğinin çok mükemmel bir teşhiri. M. İlker yoldaşı cam gönülden tebrik ederiz. Makalenin son paragrafında önerilen siyaset ise makalenin tüm içeriğiyle çelişmeye düşüyor. Ve eminiz M. İlker yoldaş siyasi önerilerinin CTP, AKEL, YKP, YBH ve TKP vb. siyasetlerle ana hattıyla çakıştığını görecektir. Yoldaş anti-emperyalist cephe hükümeti için yapılacak çalışmanın Federal Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan sonraya, yani Federal Kıbrıs Cumhuriyeti altında başlanmasını öneriyor. Bunun bizim çıkarabildiğimiz bir anlamı, bu Federal Cumhuriyetin burjuva emperyalist güçler arası anlaşmalarla elde edileceğidir. Anti-emperyalist cephe hükümeti tarafından değil. Çünkü anti-emperyalist mücadele bu yeni Cumhuriyet şartlarında başlatılan bir mücadele olarak ele alınıyor yoldaş tarafından. Bu yaklaşım hakkında YBH'i eleştirirken detaylı yazdık. Kıbrıs Sorunu ele aldığımız yazılarımızda da bu konuya değindik. Bizce M. İlker yoldaş yanılmaktadır. Günün acil görevi anti-emperyalist cephe hükümetini kurmak için çalışmaktır. Bu amacımızı bir dakika için bile olsa gözden kaçırırsak, Kıbrıs halkının bağımsız bir güç olarak siyaset sahnesine çıkmasını geciktirmiş oluruz. Kendimizi ve Kıbrıs halkını bu burjuva gerici güçlerin bir oyuncağı konumunda buluruz. Biz kendi işimize bakalım M. İlker yoldaş. Burjuvazi kendi çıkarını savunmasını iyi bilir. Bu çıkarları savunmak için en rezil, en gaddar, en insanlık dışı işler yapmaktan zerre kadar çekinmez: Onlara akıl veren, onlara çıkarlarının federal bir cumhuriyet konusunda anlaşmadan geçtiğini anlatan; onlara bu konuda akıl veren bir pozisyona düşmeyelim. Bizim akıl vereceğimiz kişiler işçilerdir, köylülerdir, emekçilerdir, yurtsever aydınlardır. Ve onlara vereceğiniz akıl anti-emperyalist cephe hükümetini kurmak için işbaşı yapmaktır. Kıbrıs'ın yurtsever ve barışsever halkını burjuva gaddarların hışmından korumanın başka bir alternatifi yoktur.

  1. Ö. Özgür, A. Durduran, M. İlker yoldaşların, CTP'li, TKP'Ii, AKEL'Ii, YKP'li, YBH'li vs.. vs. pek çok yurtseverin barış ve Kıbrıs'ta iki milliyetten Kıbrıs Halkının birlikte, bir tek Kıbrıs çatısı altında yaşamak istekleri konusunda hiçbir şüphemiz yoktur ve onlara bu yöndeki çabalarında canı gönülden başarılar dileriz.

Ve sözlerimizi şu satırlarla noktalamak isteriz:

Herşey Anti-emperyalist Birleşik Cephe Hükümeti İçin!

Kıbrıs'ta Sosyalist Gerçek, Aylık Siyasi Gazete, Mayıs 1998, Yıl 3, Sayı 28, sayfa 2, 9, 13.