MAKİNE İNSANI YARDIMA ÇAĞIRIYOR

Ama eğer metal kalıp yeterince sıkı kapanmazsa, eğer bir metal parçası döküm kalıbının duvarına yapışırsa, o zaman ne olacaktır? Bozulma? Erimiş metal kalıptan dışarı fırlayacak ve bir sürü sorun mu ortaya çıkacak?

Hayır, bu olacak olsa bile, makine metalin bozuk kalıba akıtılmasına izin vermeyecektir. Ve hemen bir sinyal gelecektir: makine duracaktır ve insanı yardıma çağıracaktır.

O zaman bugün görevde olan, yedinci sınıf montajcısı, Birinci Derece Stalin Ödülü sahibi, Alexei Sorokin, döküm makinesine aceleyle gidecektir. Ama makine sinyal vermez. Onun, ince bir direkte monte edilen diğer kendi tipindekiler gibi olan kırmızı sinyal lambası, loşça yanıyor, ki: “Ben tamamım.” demektir.

Ve temiz tıraşlı, yaklaşık 45 yaşlarındaki bodur adam, Alexei Sorokin, rahatça oturmakta, ve sessizce piposunu üflemektedir.

Şimdi döküm makinesi o kadar düzgün çalıştığı için o bu lükse sahip olabilir. Ağır ayarlama dönemi geçti. O sürede Sorokin ve onun yoldaşlarının gerçekten pipolarını rahatça tüttürmelerine zaman yoktu. Başlangıçta döküm makinesi çalışması gerektiği şekilde tam olarak çalışmıyordu.

Onu düzeltmek, makinenin tasarımcısı Stalin Ödülü sahibi Zakharov ve onun yardımcıları, montajcı Kubişkin, Nazarov, Sorokin ve Kolesnyov’un çok zamanını ve enerjisini aldı.

Metal kalıplar boşken yapılan ilk denemeler sırasında, makine normal olarak çalıştı, ama yük altında işe koyulduğunda ve erimiş metal makineyi sıcak yaptığı zaman, sorun başladı: şimdi doldurulacak dökme kalıp sıkıca kapanmıyordu, şimdi çekirdeklerden biri yerine kaymayı reddediyordu, ve Kubişkin ya da Sorokin acele edip sıcak makineye ulaşmalıydı, çünkü sıcakken ayarlanması gerekiyordu.

Ancak ondan sonradır ki, Vyaçeslav Zakharov otomatik derece eşitleyiciyi icat etti ve işler daha kolay oldu. Ama o sırada, ayarlama dönemi sırasında, gerektiğinden daha çok sorun vardı.

Deneysel Makine-Alet Araştırma Enstitüsü işçileri döküm makinesini tasarlama görevini aldıkları zaman, başlayacak hiçbir şeyleri yoktu. Ne bir emsal ne de öncelerin deneyimi –ne pahasına olursa olsun görevi yerine getirme coşkusundan başka hiçbir şey. Bu arada, enstitüye verilen görev çok acildi: mümkün olan en kısa zamanda bütün döküm işlemini otomatik olarak başarabilecek bir makine yaratmak gerekiyordu.

Mart’ta bir gün, Makine Alet Araştırma Başkanı, E. Alexeyev, V. Zakharov’u ofisine çağırdı ve; “Vyaçeslav Alexeyeviç, bizim enstitüye otomotiv pistonlar imal etmek için bir otomatik fabrika tasarlamamız görevi verildi, ve bizim laboratuvar, dökümden ve fabrikanın ısı muamelesi son bölümünden sorumludur. İşte burada teknolojistler tarafından sunulan şema. Tüm bu kareler, daireler ve şeritler makinelere ve nakledicilere dönüştürülmek zorundadırlar. Sen dizici aygıt dahil, otomatik döküm makinesinin sorumluluğunu alacaksın.” dedi.

Bir sessizlik oldu orada. Bu kolay bir görev değildi. Her iki adam yaratacakları makineye benzer bir şey hatırlamak için hafızalarını zorladılar, ama nafile.

Batıda bir döküm makinesi inşa etmek için bir girişim yapılmıştı. Ama ondan hiçbir şey çıkmadı. Proje bitirilmeden bırakılmıştı ve reddedilmişti.

Bu görev hala yerine getirilmek zorundaydı. Bu, dökümhane çalışanlarının işini daha kolaylaştırmak demekti.

Sıcak yaz günlerinde herkes güneşin yakıcı ışınlarından uzak durmak için elinden geleni yapar. Ama dökümhanede erimiş metalle çalışanlar yazın en sıcak gündekinden oldukça daha da büyük ısıya maruz kalırlar. Ve dökümcüler sıvı metalin kıvılcımlardan ve sıçramalarından korunmak için ağır bir biçimde giyinmek zorundadırlar. Bunun yanında, dökümcülerin mesleği çok yorucudur. Muazzam fiziksel güç gerektirir.

Yorucu bir meslek.... Onu kolaylaştırmak soylu bir görev değil miydi? Ama nasıl? İnsan tarafından ve dökümde gelişen yüksek derecelerde çabuk ve tam yapılan çeşitli hareketlerden geçebilecek yetenekte bir makine nasıl yaratılacak?

Doğruluk gereksinmelerini karşılamak, ki kalıba iliştirilen tek kısımlar küçük açıklıklarla kayaklar içinde hareket etmelidir. Ama küçük açıklıklar parçaların ısı genleşmesi ve yağlayıcının kalınlaşması nedeniyle kullanılamazdı. Bu çelişkiler nasıl uzlaştırılacaktı?

Ama hepsi bu değildi. Dökme kalıplarını monte etmek ve sökmek için birçok hareketler sıkı bir zincirleme içinde yapılmalıdır. Sonuç olarak, yüksek kesinlik cihazı makinenin organlarının hemen çevresinde bu hareketleri kontrol etmek için döşenmelidir. Ama böyle bir aygıt yüksek derecelerde çalışamaz.

İlk otomatik döküm makinesinin tasarımcıları bu tür sorunlarla karşı karşıya idiler. Onların çözümü bilgi ve yine bilgi, cesaret ve yine cesaret gerektiriyordu.

Ama sonunda son hesaplamanın bittiği gün geldi. Uzun adımlarla odayı adımlama, ki onun huyu idi, Zakharov pencereye geldi ve, parlak temmuz gökyüzüne bakarak sürprizle boşaldı: “Niçin, yaz halihazırda en yüksek noktasındadır!”

Makine hemen hemen hazırdı. Doğru, o hala kağıtlar üzerinde hareketsiz duruyordu. Ama mühendisler zaten geleceğin otomatik fabrikasının makine hattında onu gözlerinde canlandırmışlardı. Makine halihazırda onların hayalinde çalışıyordu. Onun metal kalıpları etrafında açılarak ve kapanarak aralıksız hareket ediyordu. Her döküm kalıbının yedi ana parçalarının her biri tam olarak ve sıkıca belirlenen yerine kayıyordu. Ve bu böyle basit bir sistemle başarılmıştı! Çözümün ilk baştan akıllarına gelmemesi şaşırtıcı gibi görünüyordu. Kaç defa hesaplamak ve yeniden hesaplamak zorunda kalmışlardı....

Çizimler pilot işletmeye gönderilmişti, ve Zakharov önlüğünü giydi. Atölyelerde, makinesini monte etmekle görevlendirilmiş dört montajcı ile dost olmuştu. Ve sonra beşi de AZ’ye nakledilmişlerdi.

Döküm makinesinin monte edilmesi, ayarlanması ve düzenlenmesinde zamanın geçmesine aldırmadan çalışmaya devam ettiler. Ve bu sırada tasarımcı birçok yararlı öğüt aldı.

Döküm ve ısı-muamelesi bölümünün diğer ünitelerinin ayarlanması döküm makinesininkinden daha kolay değildi.

Ama şimdi, hepsi yapıldığı zaman Alexei Sorokin, arabuluculuk eder:

“Yakında bunun gibi makineler tüm dökümhanelerde kurulacaktır. Şimdi metal kalıp dökümü daha da yaygın olarak kullanılmasına rağmen, dökümcülerin işi oldukça zor olanlardan bir tanesidir. Derece oldukça yüksektir. Ama şimdi burası ne kadar rahatsa, gelecekte de tüm dökümhaneler aynı rahatlıkta olacaktır. Buna rağmen, makinemizi bizim yaptığımız gibi, yakından incelerseniz hala daha iyileştirilecek bir iki şey vardır....”

Sovyet insanı tarafından döküm işlemini makineleştirmek için büyük çabalar sarfedilmişti. Boşuna da sarfedilmemişti. Şimdi döküm makinesi hiç durmaksızın çalışıyor ve personelin herhangi bir müdahalesini gerektirmiyor.

Otomatik fabrika bizim insan ile makine arasındaki iç ilişkiler hakkındaki genel anlayışımızı değiştirir.

Bu döküm makinesinin önünde en mükemmel mekanizmalarının önünde görmeye alışık olduğumuz operatörü göremiyoruz. Makinenin kendisi kendi-kendine hareket eder ve hiç bir insanın ona emretmesi gerekmez. Bu doğrudur, dahası, sadece bu özel makine için değil, ama bütün makineler kompleksi, bir bütün olarak fabrikanın kendisi için de.

AZ savaş-sonrası yıllarda Sovyet halkının nasıl tüm sanayi dallarını en yeni tip makinelerle donattıklarının, daha iyi teknoloji ve daha verimli üretim örgütlenmesini uygulamaya koyduklarının çarpıcı bir örneğidir.